Bütün dostluklar ideolojik güzelim
Kalbine giden patika dahi
Mürekkepten bir duvar
Aşkın şafağı romantizm, tamam da,
Ahiri realizm bokundan
Yalan mı?
Marketler en kestirme yol
Mutluluk denen modern icada
Nikah cüzdanını bile kuyumcudan alıp
Tek celseyle satıyoruz tepemiz atınca
Hep istiyoruz
Yatı katı olsun
Beni taşısın
Kendini bilsin
Güzel olsun, yanıma yakışsın.
Sen böylesin güzelim
Sana güzel diyenler hepten öyle.
Hepimiz izm'e kapılmışız
Gidiyoruz gündüz gece.
7 Mayıs 2013 Salı
2 Ağustos 2012 Perşembe
Öğrenci İşleri mi ne
Ey Öğrenci İşleri sözüm sana
Nedir
çektiğimiz söylesene a dana
Niye
laf dokundurursun kara lahana
Memur
bozuntusu, sözleşmen mi sana
Suratsız, saygısız, dikkafa yapan bana
Geliriz bir belge almaya ağız tadıyla
Geliriz bir belge almaya ağız tadıyla
Transkript
isteği ve burs başvurusuyla
Ruhsuzca
ya beklersin sidik zoruyla
Ya
bekletip konuşursun ahbab u karıyla
Evvela
insan olmayı öğren sen ula
Sonra
işini yap paşa paşa nizamla
Benim
için orda değil misin bre budala
Ne
o zaman bu hal, bu afra bu tafra
Hastalığa
düş, sürün, sara ol sen sara
18 Temmuz 2012 Çarşamba
Burası boştur
Haftalar, kerata kopyacılar
Aylar hık demiş düşmüş yılın burnundan
Doğum ölümle bir, gerisi fiyasko
Yatıyor kalkıyoruz aynıdan daha aynı
Kalkınca, aynı tas aynı terane
Akrep aldatan köftehor, hep denk hep yek
Zamansa zalim patron, gerisi angarya
Yaşıyoruz-ölüyoruz, boş.
Ölümü yaşıyoruz
Hoş, ama o da bomboş.
Yaşıyoruz-ölüyoruz, boş.
Ölümü yaşıyoruz
Hoş, ama o da bomboş.
5 Temmuz 2012 Perşembe
Yine mutlu olamadık
Aklımız gözlerimize indi
Görmeden inanamaz olduk
Daraldıkça daraldı ruhumuz
Ölmeden mutlu olamadık
Paramız vardı gani gani
Mut’u satın almak istedik
Maymun iştahıydı bizdeki
Çok şey aldık, yetmedi
İlk bizim olsun dedik, aldık
Çabuk sıkıldık, hiç yetmedi
Altından evlere oturduk
Dolar saçtık etrafa
Hep bizim olsun dedik
Vermedik kimselere
Zengin oluruz sandık
Asıl o zaman fakirledik
Hep kıskandık, kuyu kazdık
Bizde yoksa onda niye dedik
Mahvettik düzenini
Yine mutlu olamadık
Ne kendimizi bildik
Ne öğrenmek istedik
Süründük, boşa öldük
Yine mutlu olamadık.
19 Haziran 2012 Salı
Küfür partisine davetiye
Dünyanın bütün burukları, birleşin!
Küfür partisi düzenleyelim
Sövelim içimizde ne varsa denize haykırarak
Kusalım kinimizi çekinmeden normlardanBırakalım sonra da kirli ağzı nadasa
Elaleme sövelim, devletin anasına
Otobüs şoföründen not vermeyen hocaya
Babamız elden geçsin, akrabalar hakeza
Sövelim anasını sattığım' dünyasına
12 Haziran 2012 Salı
Hz. Google müritleri
Mektûb ölmüş, sebep günahkar tuşlar
Akbaba misali şimdi cellat kalemler
Bencil ruhlar sedyelerde rakstayken
Fink atıyor aklı eteğinden kısa barbie bebekler
Devir değişmiş, düzmece devrim şimdi
Allame-i cihan: Hz. Google müritleri
Sanal birer cihangiriz hepimiz
Yalnızız
Ben yalnızım, sen yalnızsın, o yalnız
Kendimizi arıyoruz bir başkasında
Polis bizi coplar, devlet soyuyorken
Beşimiz uyudu üçümüz sustu
Hayallere meyyaliz nafile
Holivud mu yaptı bunu?
Hemen şimdi "modo" mu?
Ne hale gelmiş ruh, unuttuk
Kıçımıza şaplak atan' elinde
Bir bakmışız ki pamuk
Ölüyoruz
Yaşadığımızı sanırken postmodernitede
Çok mu zor lan, çok mu?
Burnun ayak uçlarına bakması
Niye olduk hepimiz birer kral
Hiç olsak n'olur sanki
Piç olup doğduk da n’oldu?
Dedim, dedim, inanmadınız
29 Mayıs 2012 Salı
Anlarca akrep, onlarca yelkovan
İmkansızdın be güzelim
Koca güneşi küstürüp
Perde indirdin ya göz kapaklarıma
Gündüz geceye çaldı, gece geceye gebe
Süründüm durdum da kar etmedi
Perde indirdin ya göz kapaklarıma
Gündüz geceye çaldı, gece geceye gebe
Süründüm durdum da kar etmedi
“Biz” vardı evvel zaman içinde
Şimdi bildim: Uydurulmuş masal sonu
Düşmedi bize gökten üç elma
Şimdi bildim: Uydurulmuş masal sonu
Düşmedi bize gökten üç elma
Ne kadar istesem de ben
Sen istesen de yalandan
Sınır vardı, kuraldı, elalemdi çevren
Anlarca akrep, onlarca yelkovan
Döndü deli divane de par' etmedi
Döndü deli divane de par' etmedi
Üstüne bir de safsata: zamana bırak
Sıkıldım, sabrettim, sabrettiğime sıkıldım
Sıkıldım, sabrettim, sabrettiğime sıkıldım
Metin oldukça çetin oldu
Oradaydım bir vakit sensizlikte
Bekledim, bekledim guguk kuşu yanında
Bekledim, bekledim guguk kuşu yanında
Efkar, efkar, efkar...
Koca kıyamet kadar
Koca kıyamet kadar
Ah be korkak şeytan
İmkansızdın o metanet sende çürürken
19 Mayıs 2012 Cumartesi
Tarkan'ım ama vosvosum var
Dinle, ne demiş bak başyazar
Aslın Tarkan’dan olsa ne yazar
Hain Kostok, varlığın bir zarar
"Aydın" kafan ya hiç basmaz ya az basar
Böyle cehalet ancak tahsille inhisar
Ama hiç kalmamış ki bir gramcık ar
Aydıncıklarına pek iyidir Allah’ı var
Başörtülüye gelince hoşgörü zinhar
Edit 2ye güvenmedik, boş dalgalar
Sen hocaysan, biz kıyamet kadar
Karşındayız bil bunu, kaç yazar
Nesliniz tükendi hanfendi azar azar
Fransız kaldınız bu ülkeye bir nazar
Alalım bir vosvos da def ol apar topar
13 Mayıs 2012 Pazar
Senin annene mektup
Sevgili tanımadığım kıymetli “anne”
Evladına iki çift sözüm var âcizane
Beyitler sıralamış senin şerefine
Feysbukta yazmış özene bezene
Sanki net başındasın günü gününe
Gören saygıdan titriyor sanır ibne
Biliyorum tabi hepsi de öylesine
“Anneler günü”ne has riyakârane
Amaç sen değil, hepten zamane
Senede bir hatırlar günübirliğine
Onu da sana demez masumane
364’de unutur puşt sanki işi ne
Gösterişçi evladın, elifi elifine
Bilmez ne demek Doğumhane
Olmayınca onun adı Gasilhane
“Gün”ü “ömür” olandır
merdane
Kalanı da al birini vur ötekine
21 Nisan 2012 Cumartesi
Gitme Fazıl, n’olur gitme
Gitme Fazıl, n’olur gitme
Olur öyle hem bu ülkede
Biz senin tarzını sevdik de
Seni hiç sevemedik koro halinde
Ellerin konuşsaydı başın önünde
Onu da yapardık beraberinde
Yasevyaterketci değiliz vallahi de
Burası vatanın elbet senin de
Farkındayız senin becerinin de
“Cahil halk”ız, “bidon kafa”yız zahirde
Twitine yandığım hak ver bize de
Karışmıyoruz ki ateistliğine de
Lüks hayatına da sayın asilzade
Mesele senin bana dediklerinde
Cennete inanan var kendi halinde
Kerhaneye teşbihe kızar herhalde
Akşam ezanı öyledir, budur kaide
Sen kalk “prestissimmo con fuco” de
Olur “cahil” de pek tabii rencide
Sonra kızar sana ateşli bir şekilde
Bak, ifade özgürlüğü bundan ziyade
Sınırını bilmektir en nihayetinde
Biz sövüyor muyuz taharetsizlere de
Dünya görüşünün yedi ceddine de
Vir vir eder, konuşursan ötede beride
Çok ayıp, biber sürerim ağzına ben de
Biz de biliyoruz anayasayı madde madde
14ten de haberimiz var sana işte müjde
Sen de işkembeden yorumlama gel de
Popüler olmak iyi değil, son kertede
Ha bu arada, Fazıl, o yazdığın rubai de
Ömer Hayyam’ın değilmiş, öğren sen de
Ama yine de gitme Fazıl, n’olur gitme
Virtüöz ol burada, hali vakti yerinde
Ya da keyfin bilir, Berlin’de gurbetzede
Etiketler:
cahil halk,
Fazıl Say,
ifade özgürlüğü,
piyanist,
terk,
türkiye
18 Nisan 2012 Çarşamba
Kırmızı ve Yeşil
Tel örgüden sınırlar vardı misal
Ben yek derdim, o yok hem
“Hazreti” çeker giderdi onun dilinde
Benim duruşum onda sabitken
Siyahı sever, ben nefret ederdim
Ben he desem o eh derdi
Velhasıl o kırmızı ben yeşilken
Ama gülerdik aynı şeylere
Okuduklarımıza ağlarken
İzlediğimiz filmler
Arşın arşın yolları yürür
Aynıdan daha aynıyken.
Olmayacağını bilirdim yine de.
Olamazdı, olmazdı
Yine de arardım onu mal gibi
Avea devreye girerdi bu kez
Ne buluyorsak zaten
Son lan derdim, bu kez son
Bu "son”lar nice son doğurdu
N’oldu, evlendi gitti bi’ gün
Ben çöle yürüdüm, o kutba doğru
8 Nisan 2012 Pazar
Denyoluğun kitabı
Ne edersen kendin edersin, kendine edersin
Affedersin başkasını, kendini edemezsin
Sıyrılırsın eloğlundan da kendini silemezsin
Kendin benlik düşmanıyken dost edemezsin
İhtiyatlı olmazsan bro yine kendine edersin
Bugün he dediğine yarın ah da dersin
Yine kendine, yalnız kendine edersin
Bu da geçer derler, an gelir söversin
Sonra hak verir, öz yolundan dönersin
Yine pişman olur, toprak toprak öpersin
Giderim der, o yere gidemezsin
Sözler sözü doğurur, sen sözünden dönersin
Suçunu örter, günden güne ötersin
İşin çok zor, Allah akıl fikir versin
Giderim der, o yere gidemezsin
Sözler sözü doğurur, sen sözünden dönersin
Suçunu örter, günden güne ötersin
İşin çok zor, Allah akıl fikir versin
Söyle ulan denyo, sorun kimde dersin?
4 Nisan 2012 Çarşamba
Dal dalı doğurur
Başlamışken cigaraya güzün bir günü
Rüzgar esiyor
Yağmur yağıyorken
Nasıl bırakacaksın sıcak bir yaz günü
Güneş tepede, bulutlar yokken
Gece ölümde
Güneş doğumdayken sabah
Bu son dal ulan diye
Dal dalı doğurur
Paket pakete gebe
Yaz olur güz, kış olur bahar
Aynı tas aynı hamam
Sen yine mübtela
Sözün özünden de özü
2 Nisan 2012 Pazartesi
Henüz o yokken
Ben vardım, bir de sen
“Biz”dik hem bir vakit
Sonra o geldi
Önce selam, sonra tebessüm
Ne zaman döndü ayaküstü sohbet, çaylı geyiğe
Ben varken, bir de sen
Avuttum kendimi nedir lan bir selam
diye
Selam büyümüş biz bizken bir vakit
Bizim avuntu da oldu kıskançlık
Önce inanmadın, sonra kızdın
Hiç kızmadığın gibi kızdın
Samanlık yanmış, haberim yok,
kıvılcımdan
Tartışma doğurdu büyükten bir hüsran
Sustum, sustun, susmadı
İşte o zaman iş sarpa sardı
Biz bölündü tekil şahsa
Sen oldun, ben oldum, bir de o
Güneş sıkılmadan doğdu battı
O doğdukça ben öfkelendim
Sana kızdım, kendime kızdım, ama en
çok ona kızdım
Konuşmayabilirdik biz, ama konuşmayan
sendin
Farklı olan neydi bilemedim
Bilseydim hatamı keşke
Telafi ederdim belki
Ben sustum, sen durdun , o hep
konuştu
Ben hep sustum
Konuşunca hep susarsın diye sustum
Tek yanlış yek doğruyu götürmüş, onu
da bilemedim
O geldi, sen güldün, ben yine sustum
“Biz” olamadık tamam da “siz” neyin
nesi?
O varken, siz varken, üçüncülere karıştım.
Onun da senin de gelmişini
geçmişini...
31 Mart 2012 Cumartesi
Bir portakal ağacıydı Erzurum'da
Bir portakal ağacıydı Erzurum'da
Bahçesi yoktu
Yalnızdı, yapayalnızdı
Palandöken bile kahkaha atıyorken uzaktan
O dimdikti, yeşil dahi yokken
Yağmur yağdıkça çiçek açtı
Bundandı saklı umut belki
İnsan kendini kandırınca daha kötüymüş
Ta başından biliyordum oysaki
Bana yazık, ona yazık, şehre yazık
Portakal üstündeki siyah benekler
Beyazdan daha beyaz bir ağaç dalında
Olmayacağına ümitti daldaki o turuncu
Bu yüzden büyüktü zaten
Uzanırsam eğer
Yeltenirsem almaya bir gün
Ölürdü avuç içindeyken daha
Ne ben el uzattım ne o çiçek açtı
Ölüverdik Erzurum’da bir akşam üstü
Zaten doğmamıştı hiç beyazdan turuncu
28 Mart 2012 Çarşamba
Brütüsle hançerli geceler
Birbirine düşman yağmur damlaları
Zıt kutuplarmışız
Bildim bunu o’n gibi
Sen olmadan senin olman
Hançerlemekmiş bedenini
Ruhuna kavuşmak için hepsi
Hesap değil karar
Kararman gerekmiş
İstemem bundan perçemini
İncecik parmakların def olsun
Üstüne yok olsun uğursuz sıfatın
Bakma bana Sezar gibi
Anlamadın, anlayamazsın
“Sen de mi?”dersin
"De" değil ulan, sadece "ben"
"De" değil ulan, sadece "ben"
Oysaki ben sadece
Seni senden kurtarıyorum, bilmezsin
Hak etmediğin
Asla hak etmediğin kendini
Bırak artık
Ben sen olmayan sana aşığım
Brütüs’üm.
Sen varsan ben yokum
Sensiz de ne varım ne yoğum
25 Mart 2012 Pazar
Aslolan ne imansız?
On par' etmez bedenin.
İtler tenezzül etmezken
Ben niye senin kölenim?
Bu yaygara neden?
Seni görünce aptallaşmalarım
Körlüğüm sen olmayana
Sersemliğim üç vakit
Angutluğum da bir tutam.
Gözlerin derin siyah.
Karalardayım niye?
Kimseyim karanlıkta.
Ahmakça fütursuzca.
Keramet sende mi bende mi?
Kof endamın mı, fos ruhun mu?
Aslolan ne imansız?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)